Hayatımızın en önemli eşiklerini bir şeylerin “kıyısında” geçiririz. Bir kararın, yeni bir döngünün, bir vazgeçişin ya da kabullenişin arifesinde, farkına varsak da varmasak da tam da orada; kıyıdayız. Kıyı bize güvenli görünse de bir çeşit araftır aslında. Orada uzun süre oyalanamayız, kıyının doğası budur. Soluklanmak, düşünmek ve adım atmak kadar vakit tanır. Fakat tekinsiz de bir cazibesi vardır: Bize, kıyının ardına bekleyen her ne ise onunla yüzleşmemenin huzursuz konforunu fısıldar. Kıyının tatlı fısıltısına kapılırsak eşiği geçemeyiz. Arafta sıkışırız.
Yine de cesaretimizi topladıysak eğer, kıyıda olmak güzeldir. Her neyin kıyısındaysak belli ki bizi büyütecek, bize öğretecek, bizi kendimize bir adım daha yaklaştıracaktır. Kıyının ötesinde her ne varsa ruhumuza eklenecektir.
O halde, yolumuzun düştüğü tüm kıyıların ardını görebilmeyi dileyerek bir an durup içimize bakalım;
Peki, sen neyin kıyısındasın?
Göstermek ister misin?